Gerçekçilik, reel dünyayı doğru ve nesnel bir halde temsil etmeyi amaçlayan bir sanat tarzıdır. Çoğu zaman dünyayı idealize etmeyi yahut romantikleştirmeyi amaçlayan idealizmle karşılaştırılır. Gerçekçilik, gerçekçilikten ziyade duygu ve hayal enerjisini vurgulayan hakim Romantizm akımına karşı bir reaksiyon olarak 19. yüzyılda ortaya çıktı.
Realist sanatçılar dünyayı olduğu şeklinde, süsleme yahut abartı olmadan tasvir etmeye çalıştılar. Basit insanların günlük hayatlarını yakalamakla ilgilendiler ve çoğu zaman kırsal alanlardan yahut kentsel gecekondu mahallelerinden görüntüler çizdiler.
Gerçekçilik, çağıl sanatın gelişiminde büyük bir etkiye sahipti. Gerçekçiliğin olanaklarını daha da keşfeden Empresyonizm ve öteki modernist hareketlerin yolunu açtı. Günümüzde gerçekçilik, popüler bir sanat seçimi olmaya devam ediyor ve dünyanın dört bir tarafındaki sanatçılar tarafınca uygulanıyor.
Gerçekçilik
Gerçekçiliğin kökenleri, sanatçıların dünyayı daha naturel bir halde tasvir etmeye başladığı Rönesans dönemine kadar uzanmaktadır. Sadece gerçekçiliğin bariz bir sanat seçimi olarak ortaya çıkması 19. yüzyıla kadar gerçekleşmemiştir.
İlk büyük realist hareket, 1840’larda ve 1850’lerde gelişen Fransız Realist hareketiydi. Fransız Realist hareketinin kabul edilen adları içinde Gustave Courbet, Honoré Daumier ve Édouard Manet vardı. Bu sanatçılar Duygusal hareketin idealize edilmiş ve romantikleştirilmiş imgelerini reddettiler ve bunun yerine reel dünyayı doğru ve nesnel bir halde tasvir etmeye çalıştılar.
Fransız Gerçekçi hareketi, öteki ülkelerdeki realizmin gelişimi üstünde büyük bir etkiye sahipti. ABD Birleşik Devletleri’nde, gerçekçi hareketin kabul edilen figürü Thomas Eakins’ti. Eakins, günlük hayattan sahneleri tasvir etmede uzmanlaşmış bir gerçekçi ressamdı. Emekleri çoğu zaman tartışmalıydı, sadece realizmin Amerikan sanatında mühim bir güç olarak yerleşmesine destek oldu.
20. yüzyılda gerçekçilik evrimleşmeye ve gelişmeye devam etti. 20. yüzyılda gerçekçilik hareketinin kabul edilen adları içinde Edward Hopper, Andrew Wyeth ve Chuck Close vardı. Bu sanatçılar gerçekçiliğin olanaklarını yeni ve yenilikçi yollarla araştırdılar ve değişen bir dünyada gerçekçiliğin aktüel kalmasına destek oldular.
Gerçekçiliğin Değişik Türleri
Gerçekçiliğin birçok değişik türü vardır ve her birinin kendine has özellikleri vardır. En yaygın gerçekçilik türlerinden bazıları şunlardır:
- Toplumsal gerçekçilik: Toplumsal gerçekçilik, işçi sınıfının sosyal koşullarına odaklanan bir gerçekçilik türüdür. Toplumsal realist sanatçılar çoğu zaman fakirlik içerisindeki mahallelerden yahut gecekondu mahallelerinden görüntüler tasvir eder.
- Doğacılık: Doğacılık, tabiat ananın ilmi çalışmasına vurgu meydana getiren bir gerçekçilik türüdür. Natüralist sanatçılar çoğu zaman naturel dünyadan sahneleri detaylı ve doğru bir halde tasvir ederler.
- Esrarengiz gerçekçilik: Esrarengiz gerçekçilik, realist imgeleri fantastik öğelerle birleştiren bir gerçekçilik türüdür. Esrarengiz realist sanatçılar çoğu zaman sihir yahut merak duygusuyla aşılanmış günlük hayattan sahneleri tasvir ederler.
- Hiperrealizm: Hiperrealizm, aşırı teferruat ve doğrulukla karakterize edilen bir gerçekçilik türüdür. Hiperrealist sanatçılar çoğu zaman resim şeklinde gözüken o denli realist resimler yahut heykeller yaratırlar.
Sanatta Gerçekçilik
Gerçekçilik, 19. yüzyıldan beri sanatta mühim bir güç olmuştur. En meşhur realist resimlerden bazıları şunlardır:
- Gustave Courbet’nin Taş Kıranlar (1849)
- Honoré Daumier’in Üçüncü Derslik Vagon (1862)
- Edouard Manet’nin Çimlerde Öğle Yemeği (1863)
- Thomas Eakins’ Brüt Kliniği (1875)
- Edward Hopper’ın Gece kuşları (1942)
- Andrew Wyeth’in Christina’nın Dünyası (1948)
- Chuck Close’un Otoportre (1968)
Antet | Özellikler |
---|---|
Gerçekçilik | – Dünyayı olduğu şeklinde, idealleştirmeden yahut abartmadan temsil eder – Günlük hayata ve bayağı insanlara odaklanır – Ayrıntıların doğru bir halde tasvir edilmesini vurgular |
Sanat | – Realist resimler, heykeller ve öteki sanat eserleri dünyayı naturel bir halde tasvir eder. – Caravaggio, Rembrandt ve Gustave Courbet şeklinde sanatçılar realist olarak kabul edilir – Gerçekçilik, 19. yüzyılda sanatta mühim bir hareketti |
Rönesans | – Rönesans, Avrupa’da sanat içerikli, kültürel ve entelektüel canlanmanın yaşandığı bir dönemdi – Gerçekçilik, Rönesans’ın en mühim sanat içerikli hareketlerinden bir tanesiydi – Leonardo da Vinci, Michelangelo ve Raphael şeklinde Rönesans sanatçıları realist resimleri ve heykelleriyle tanınıyorlardı |
Ölüdoğa | – Ölüdoğa, cansız nesneleri tasvir eden bir sanat eseridir. – Natürmortlar çoğu zaman ışığı, rengi ve dokuyu keşfetmek için kullanılır – Natürmortlar 19. yüzyılda realist sanatçılar içinde popülerdi |
İzlenimcilik | – Empresyonizm, 19. yüzyılın sonlarında Fransa’da ortaya çıkan bir sanat akımıydı. – Izlenimci sanatçılar resimlerinde ışığın ve hareketin geçici etkilerini yakalamaya çalıştılar – Empresyonizm, 19. yüzyılın gerçekçiliğine karşı bir tepkiydi. |
II. Realizm Nelerdir?
Gerçekçilik, gerçekliğin doğru temsilini vurgulayan bir sanat, edebiyat yahut felsefe tarzını tarif etmek için kullanılan bir terimdir. Sanatta gerçekçilik, çoğu zaman günlük hayatı detaylı ve doğalcı bir halde tasvir eden eserlere atıfta bulunur. Edebiyatta gerçekçilik, 19. yüzyılda ortaya çıkan ve bayağı insanların hayatlarını realist ve nesnel bir halde tasvir etmeye odaklanan yazınsal bir harekettir. Felsefede gerçekçilik, dünyanın zihnimizden bağımsız olarak var olduğu ve dünya hakkında bilgimizin onu deneyimlememizden türetildiği görüşüdür.
III. Gerçekçilik
Gerçekçilik, 19. yüzyılda ortaya çıkan muhtelif sanat içerikli hareketleri ve stilleri tarif etmek için kullanılan bir terimdir. Gerçekçiliğin tek bir tanımı olmasa da, genel hatlarıyla reel dünyayı realist ve doğru bir halde temsil etmeyi amaçlayan bir sanat stili olarak anlaşılmaktadır.
Gerçekçiliğin kökenleri, sanatçıların Orta Asır’da popüler olan insan figürünün idealize edilmiş temsillerinden uzaklaşıp daha doğalcı bir stile doğru yönelmeye başladığı Rönesans’a kadar uzanmaktadır. Bu meyil, 17. yüzyılda günlük hayatın oldukca detaylı ve realist resimlerini meydana getiren Rembrandt ve Vermeer şeklinde Hollandalı ressamların çalışmalarıyla devam etti.
19. yüzyılda, Gustave Courbet, Édouard Manet ve Claude Monet şeklinde sanatçıların geleneksel tarih resmi ve portre mevzularını reddederek bayağı insanları ve günlük sahneleri resmetmesiyle gerçekçilik sanatta baskın bir güç halini aldı. Sanata yönelik bu yeni yaklaşım, son zamanların değişen sosyal ve politik koşullarının bir yansıması olarak görüldü ve çağıl sanatın gelişimi üstünde derin bir tesir yarattı.
Günümüzde gerçekçilik popüler bir sanat seçimi olmaya devam ediyor ve muhtelif medyalarda çalışan oldukca muhtelif sanatçılar tarafınca temsil ediliyor. Gerçekçiliğin tek bir tanımı olmasa da, genel hatlarıyla reel dünyayı realist ve doğru bir halde temsil etmeyi amaçlayan bir sanat seçimi olarak anlaşılıyor.
IV. Değişik Gerçekçilik Türleri
Gerçekçiliğin birçok değişik türü vardır ve her birinin kendine has özellikleri vardır. En yaygın gerçekçilik türlerinden bazıları şunlardır:
- Toplumsal gerçekçilik: Bu tür gerçekçilik, işçi sınıfının ve yoksulların toplumsal koşullarına odaklanır. Çoğu zaman fakirlik, sömürü ve sosyal adaletsizlik sahnelerini tasvir eder.
- Ruhsal gerçekçilik: Bu gerçekçilik türü karakterlerin iç dünyalarına ve ruhsal motivasyonlarına odaklanır. Çoğu zaman aşk, yitik ve umutsuzluk şeklinde temaları araştırır.
- Esrarengiz gerçekçilik: Bu tür gerçekçilik, rüya şeklinde yahut gerçeküstü bir atmosfer yaratmak için realist ve fantastik öğeleri harmanlar. Çoğu zaman maneviyat, mitoloji ve doğaüstü şeklinde temalarla ilgilenir.
- Fotorealizm: Bu tür gerçekçilik, ayrıntılara aşırı dikkat edilmesi ve fotoğrafik tekniklerin kullanılmasıyla karakterize edilir. Çoğu zaman günlük hayat sahnelerini hiper-gerçekçi bir tarzda tasvir eder.
Bunlar mevcud birçok değişik gerçekçilik türünden bir tek birkaçıdır. Her gerçekçilik türünün kendine has kuvvetli ve cılız yönleri vardır ve oldukca muhtelif temaları ve fikirleri keşfetmek için kullanılabilir.
V. Sanatta Gerçekçilik
Sanatta gerçekçilik, 19. yüzyılda başlamış olan ve dünyayı realist ve nesnel bir halde tasvir etmeyi amaçlayan bir akımdır.
Realist sanatçılar, önceki son zamanların idealizmini ve romantizmini reddederek, bunun yerine gündelik hayatı realist ve emin bir halde tasvir etmeye odaklandılar.
En meşhur realist sanatçılar içinde Gustave Courbet, Édouard Manet ve Claude Monet yer alır.
Gerçekçilik, çağıl sanatın gelişiminde derin bir tesir yaratmıştır ve tesiri hâlâ birçok modern sanatçının eserlerinde görülebilmektedir.
VI. Edebiyatta Gerçekçilik
Edebiyatta gerçekçilik, 19. yüzyılda Duygusal harekete cevap olarak ortaya çıkan bir harekettir. Romantizm duygu ve hayal enerjisini vurgularken, gerçekçilik nesnelliği ve gözlemi vurgular. Realist yazarlar dünyayı olduğu şeklinde, kusurlarıyla beraber tasvir etmeye çalıştılar. Basit insanların hayatlarını ve zamanlarının toplumsal koşullarını tasvir etmekle ilgilendiler. Realist hareketin birtakım mühim adları içinde Charles Dickens, Gustave Flaubert ve Émile Zola yer alır.
Gerçekçilik edebiyatın gelişimi üstünde derin bir etkiye sahipti. Romanın mühim bir yazınsal tür olarak yükselişine yol açtı ve ek olarak drama ve şiir şeklinde öteki türlerin gelişimini etkiledi. Gerçekçilik bugün edebiyat üstünde mühim bir etkiye haiz olmaya devam ediyor ve Toni Morrison, Margaret Atwood ve JM Coetzee şeklinde yazarların çalışmalarında görülüyor.
VII. Felsefede Realizm
Felsefi gerçekçilik, dünyanın zihnimizden bağımsız olarak var bulunduğunu ve dünya hakkında bilgimizin doğru ve nesnel bulunduğunu ileri devam eden görüştür.
Felsefi realizmin iki ana türü vardır: direkt realizm ve bilvasıta realizm. Direkt realizm, dünyayı olduğu şeklinde direkt algılayabileceğimiz görüşüdür, bilvasıta realizm ise dünyayı duyularımız vesilesiyle yalnızca bilvasıta olarak algılayabileceğimiz görüşüdür.
Direkt realizm John Locke ve George Berkeley şeklinde filozoflar tarafınca savunulurken, bilvasıta realizm David Hume ve Immanuel Kant şeklinde filozoflar tarafınca savunulmuştur.
Felsefi gerçekçilik, idealizm, şüphecilik ve pragmatizm de dahil olmak suretiyle birçok değişik felsefi fikir okulu tarafınca sorgulanmıştır.
İdealizm, dünyanın doğası gereği zihinsel olduğu görüşüdür; şüphecilik ise dünya hakkındaki hiç bir şeyi emin olarak bilemeyeceğimiz görüşüdür. Pragmatizm, bir önermenin doğruluğunun ergonomik neticeleri tarafınca belirlendiği görüşüdür.
Bu zorluklara karşın felsefi gerçekçilik felsefede popüler ve müessir bir fikir okulu olmaya devam ediyor.
Siyasette Gerçekçilik
Siyasette gerçekçilik, internasyonal ilişkilerde güç ve milli çıkarların önemini vurgulayan bir fikir okuludur. Gerçekçiler, devletlerin internasyonal politikadaki birincil erkek oyuncular olduğuna ve ölüm kalım ve çıkarlarını koruma arzusuyla motive olduklarına inanırlar. Internasyonal hukuk ve kurumların devletlerin kendi çıkarlarını takip etmelerini engellemede müessir olmadığını ve savaşın internasyonal ilişkilerin naturel ve kaçınılmaz bir parçası bulunduğunu savunurlar.
Realizm, 19. yüzyıldan beri internasyonal ilişkilerde baskın bir fikir okulu olmuştur. En meşhur savunucuları içinde Thomas Hobbes, Niccolò Machiavelli ve Hans Morgenthau yer alır. Son yıllarda realizm, internasyonal ilişkilerde fikirlerin ve normların önemini vurgulayan yapılandırmacılığın ve öteki fikir okullarının yükselişiyle meydan okunmuştur.
Bu zorluklara karşın, gerçekçilik internasyonal ilişkilerde müessir bir fikir okulu olmaya devam ediyor. Internasyonal politikada güç ve milli çıkarların rolünü tahmin etmek için faydalı bir çerçeve sağlıyor ve savaşın sebepleri ve sulh beklentileri hakkındaki içgörüler sunuyor.
IX. Ekonomide Gerçekçilik
Ekonomide gerçekçilik, ekonomik analizde deneysel delil ve verilerin önemini vurgulayan bir fikir okuludur. Gerçekçiler, ekonomik teorilerin soyut modellere değil reel dünya gözlemlerine dayanması icap ettiğini savunurlar. Ek olarak ekonomik politikaların ideolojiye değil kanıtlara dayanması gerektiğine inanırlar.
Ekonomideki gerçekçilik, 19. çağ ekonomisti William Stanley Jevons’un çalışmalarına dayanır. Jevons, ekonominin ilmi yönteme dayanması icap ettiğini ve ekonomik teorilerin deneysel verilerle kontrol edilmesi icap ettiğini savunmuştur.
20. yüzyılda, ekonomideki gerçekçilik Milton Friedman ve Chicago Iktisat Okulu ile ilişkili öteki ekonomistlerin çalışmalarıyla daha da geliştirildi. Friedman, ekonomik teorilerin olası olduğunca bayağı olması icap ettiğini ve reel dünya verilerine karşı kontrol edilmesi icap ettiğini savundu.
Günümüzde, ekonomideki realizm ekonomideki baskın fikir okullarından biridir. Realistler, ekonomik teorilerin kanıtlara dayanması icap ettiğini ve ekonomik politikaların bu teorilere dayanması icap ettiğini savunurlar.
S: Sanatta gerçekçilik nelerdir?
A: Sanatta gerçekçilik, Duygusal dönemde popüler olan geçmişin idealize edilmiş ve romantikleştirilmiş imgelerine cevap olarak 19. yüzyılda ortaya çıkan bir harekettir. Realist sanatçılar dünyayı olduğu şeklinde, idealleştirme yahut süsleme olmadan tasvir etmeye çalıştılar.
S: Sanatta gerçekçiliğin değişik türleri nedir?
A: Sanatta gerçekçiliğin birçok değişik türü vardır, sadece en yaygın olanlardan bazıları şunlardır:
Toplumsal gerçekçilik: Bu tür gerçekçilik, bayağı insanların günlük yaşamlarına odaklanır ve çoğunlukla fakirlik ve sosyal eşitsizlik şeklinde acı gerçekleri tasvir eder.
Doğacılık: Bu tür gerçekçilik, tabiat ananın doğru bir halde tasvir edilmesine odaklanır ve çoğu zaman yüksek derecede gerçekçiliğe ulaşmak için ilmi yöntemlerden yararlanır.
Esrarengiz gerçekçilik: Bu gerçekçilik türü realist imgeleri fantastik öğelerle birleştirerek rüya benzeri yahut gerçeküstü bir atmosfer yaratır.
S: En meşhur realist sanatçılar kimlerdir?
A: En meşhur realist sanatçılardan bazıları şunlardır:
Gustave Courbet: Courbet, sanatta gerçekçiliğin öncülerinden biri olarak biri olan bir Fransız ressamdı. Eserleri çoğu zaman manzaralar, portreler ve natürmortlar şeklinde günlük hayat sahnelerini tasvir ediyordu.
Édouard Manet: Manet, Courbet’nin gerçekçiliğinden etkilenen bir Fransız ressamdı. Eserleri çoğu zaman kafeler, genelevler ve yarış pistleri şeklinde çağıl hayat sahnelerini tasvir ediyordu.
Vincent van Gogh: Van Gogh, bütün zamanların en müessir sanatçılarından biri olarak biri olan Hollandalı bir ressamdı. Eserleri, yürekli renkleri, etkisinde bırakan fırça darbeleri ve romantik yoğunluğuyla karakterizedir.
0 Yorum